Koç Holding’in kurucusu Vehbi Koç’un damadı ve Türkiye’nin en zengin iş insanlarından İnan Kıraç, 87 yaşında Koç’un eski muhasebe müdürü 75 yaşındaki Emine Alangoya ile evlendi.
İnan Kıraç’ın ilerleyen yaşındaki bu evliliği tartışma konusu oldu.
Türkiye’nin en zengin İş Kadını İpek Kıraç da harekete geçti.
İpek Kıraç, babasının akli melekelerinin yerinde olmadığını belirterek vasi atanmasını istedi.
İnan Kıraç’ın hastanede yapılan kontrolünün ardından mahkeme vasi atanmasına karar verdi. Bu süreçte tartışmalı iddialar ortaya atıldı.
Kıraç’ın Koç Hastanesi’nden zorla çıkarıldığı ve Emine Alangoya tarafından kontrol edildiği öne sürüldü. Alangoya ile Kıraç’ın evliliği de vasi kararının ardından iptal edildi.
Alangoya, 26 Mayıs’ta sessizliğini bozarak bir komplo kurulduğunu, Kıraç’ın tüm servetini vakıflara bağışlamak istediği için bu olayların yaşandığını iddia etti.
ÇORUMLU AVUKAT KRİZİ
Kıraçlar ve Alangoya hakkındaki haberler peş peşe gelirken bu kez “Çorumlu avukat” krizi gündeme geldi.
İnan Kıraç’a atanan vasiler, Çorum Barosu’ndan avukat Eşref Kaya ile anlaştı. Kaya’nın 128 milyon lira avans aldığı ortaya çıktı.
Bu yüksek tutar tartışma yarattı. Kaya ise Kıraç için yürüttüğü davanın bedeli üzerinden alacağı ücretin yasal olduğunu, asıl ücretin 320 milyon lira olduğunu söyledi.
İnan Kıraç’ın dev serveti, tartışmalı evliliği, akli melekelerinin yerinde olmadığı kararı ve Çorumlu avukat krizi sonrası ani bir gelişme yaşandı.
3 MİLYAR DOLARLIK FOTOĞRAF
İpek Kıraç, babası İnan Kıraç ile barıştığını Instagram hesabından duyurdu. Vasi atanan babasının kendisini görüşmeye çağırdığını yazan İpek Kıraç, İnan Kıraç’la çekilmiş duygusal bir fotoğrafını paylaştı.
Forbes’a göre İpek Kıraç’ın serveti 2,9 milyar dolar. İnan Kıraç’ın net serveti tam olarak bilinmese de yaklaşık 500 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor.
Öte yandan İpek Kıraç, barışma fotoğrafına şu notu düştü:
“Suna’nın Kızları ofisinde köpeğimiz Kahve’yi seviyordum. Telefon çaldı. ‘İpek Hanım, babanız sizi görmek istiyor’…birkaç saniye nefes alamadım. Yıllardır o cümlenin hayali ile yaşıyordum. Babam’ın hayali ile…. Tıbbi ve yasal izinler alındıktan sonra hastaneye nasıl gittiğimi hatırlamıyorum. Kapısını çaldım, yanında doktorları vardı. Göz göze geldik. Yanına koştum. Kucaklaştığımız o ilk an ikimiz de göz yaşlarımıza hakim olamadik…..
‘Seni çok seviyorum, seni çok özledim!’ diyebildim hıçkıra hıçkıra…. Sitemliydi. ‘Neden bu kadar ayrı kaldık, neden bu kadar uzun sürdü?’ dedi. “Aramıza girdiler” diyebildim sadece. O günden beri birbirimizi ne kadar sevdiğimizi, akşamdan sabaha kadar bile ne çok özlediğimizi, beraber olmaktan ne kadar keyif aldığımızı konuşuyoruz… Evet ben babama kavuştum. Evet aramıza fena girmişler ve evet gerçekten çok ciddi bir hastalığı varmış. Keşke daha önce müdahale edip tedavisine başlayabilseydik.
Önemli olan ben babama kavuştum… Evet devam eden bir sürü dava var ve durum çok karışık, ama ben bu güzel hatıraları biriktirebildiğim, Babamın bana tekrar ‘biricik yavrum’ demesini duyabildiğim, onunla zaman geçirebildiğim icin çok ama çok şanslıyım. Hayat çok garip… Neler yaşandı, neler hissedildi ve şimdi nereye geldik… Emin olduğum tek birşey var… Hayat önümüze ne çıkarırsa çıkarsın ben hep Babamı sevmeye, korumaya devam edeceğim…”